The Graveyard Book

Hiç yalan söylemeyeyim deli gibi beklemiyordum, arayıp sormuyordum American Gods'a yaptığım gibi, hatta haberim dahi yoktu Neil Gaiman'ın yeni kitap yazdığından. (Yeniliği mi kaldı ayıkadın geldik 2010'a neredeyse.)
Okurken her zaman aldığım zevki ve tadı aldım bu amcanın her türlü eserinden aldığım gibi yalnız sevmiyorum yarıda bırakılmış işleri. Yok okuyucunun hayalgücüne bırakmakmış falan geçsinler bu işleri çok rica ediyorum. Ziyan gibi geliyor bana devam ettirilebilecek, didiklenecek, tamamen açıklanacak aspectlerin havada bırakılması. Hayalgücü ziyanı. (Hıı galonla ölçüyoz.) Review yazmak gibi ne niyetim var ne kabiliyetim, karakter analizlerinin lisede kaldığı hayatımla memnunum ben, bahsedesim geldi yalnızca.
Bir de nedense çok bi ürperdim okurken, hafif hafif tırsınç anlar yaşadım.
Hem bendeki bu korkaklık nereye kadar? Bah şimdi bu tırsmalardan geldi aklıma, karanlık korkusu bir insanı 22 yaşından sonra nasıl basar? O kişi ne yapar? Asiye nasıl kurtulur? Cevaplar istiyorum.

Ha bi de şu cümleyi kurmaya bayılıyorum:
- Neil Gaiman kendini çok bozdu abi.

0 comments: